3 mart yasaları

Devrim yasalarının 100. yılındayız.

Cumhuriyet’in ilanından 6 ay sonra, 3 Mart 1924’te çıkan üç yasa ülkenin yaşamına yeni bir yön vermiştir…

1- Halifeliğe böylece dini egemenliğe son verilmiştir.

2- Şeriye ve Evkaf Bakanlığı lağvedilmiş, yerine Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü kurulmuş, laikliğin temeli atılmıştır.

3- Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği) kanunu ile tüm yurtta öğretim birliği sağlanmıştır. Daha öncesinde eğitimde şöyle bir karmaşa vardı:

1- Osmanlı Maarif Nezareti yalnızca kendi açtığı az sayıda rüştiye (orta okul) ve idadileri (lise) yönetiyordu.

2- Yabancı ülkelerin misyonerlerinin açtığı ilk, orta ve yüksek okulların sayısı devletten birkaç kat daha fazlaydı.

3- Özel vakıflar kendi medrese ve sibyan mekteplerini yönetiyordu.

4- Şeriye ve Evkaf vekaletine bağlı medrese ve mektepler vardı.

5- İl özel idarelerinin sibyan, rüştiye ve sanat mektepleri vardı.

6- Köy ve mahalle mektepleri bağımsızdı.

7- Kişilerce açılan özel okullar denetim dışıydı.

8- Azınlık okulları da misyoner okulları gibi bağımsızdı.

Bu okulları yönetenler çocukları kendi yaptığı başına buyruk programla eğitiyordu. Atatürk o yüzden:

– Eğitim ve öğretimde bütünleşme yapılmadıkça aynı düşüncede, aynı inanıştan bireylerden oluşmuş bir ulus yapmaya olanak yoktur, diyordu…

Üç devrim yasası hem laik cumhuriyetin hem ulusal birliğin temeli olmuştu.

ESRARLI SİGARA

Medyada sık sık baskınlarda ele geçirilen kaçak elektronik sigara haberlerini okuyoruz… Anlaşılan çeşitli illerde hareketli bir elektronik sigara trafiği var. Bu arada bir emekli korgeneralin Kıbrıs’tan Türkiye’ye elektronik sigara kaçırırken yakalanıp hapse atıldığı haberlerini de okuduk…

Elektronik sigara Avrupa’nın çeşitli ülkeleriyle ABD’de serbest. Türkiye’de, isabetli bir karar sonucu, yasak. Elektronik sigarada kağıt bulunmadığı için kanserojen etkisi az. Ancak içinde nikotin çok ve kolayca bağımlılık yapıyor. Sigaraya göre kolay taşınıyor, etrafa koku yaymadan ve hissettirmeden içilebiliyor.

Uluslararası tekeller “zararı azaltılmış ürünler” adı altında elektronik sigara üretimine destek veriyor.

Türkiye’de sigara ile savaş konusunda büyük çabalar sarfetmiş olan Prof. Elif Dağlı ile konuyu konuşuyoruz. Elif Hanım yeni bir tehlikeyi haber veriyor:

– Sigara tekelleri elektronik sigaraya esrar, marijuana gibi uyuşturucular eklemek için hazırlık yapıyor, diyor…

Türkiye sigara ile mücadeleyi iyice gevşetmiş durumda.

Elektronik sigara ile gelen yeni tehlikeleri de görmek ve önlem almak zorundayız.

DAVALAR

Medyada haber:

“Bayrampaşa Cezaevi’nde, 12 kişinin hayatını kaybettiği 19 Aralık 2000’de düzenlenen “Hayata Dönüş Operasyonu”nda görev almış 194 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.”

Aradan geçmiş 24 yıl… Ölen ölmüş… Kalan sağlar hayatın orasına burasına savrulmuş, kimi çoluk çocuğa karışmış, kimi hakkın rahmetine kavuşmuş.

Dava sürüyor.

Yargıtay Onursal Başsavcısı Sami Selçuk davaların bir – iki celsede sonuçlanması gerektiğini söyler.

Gerçekte ise özellikle kamu davaları böyle yıllarca sürer.

Demokratik rejimde, seçimle gelenler dahil, her kamu görevlisi halka hesap vemek zorundadır. Bu sağlanamazsa hem devlete güven kalmaz hem de kimileri suç işleme ayrıcalığına kavuşmuş olur.

Eğer adalet aranıyorsa bir kamu davası 24 yıl sürmez.

Davalar kamu görevlilerini kurtarmak için böyle sürüncemede bırakılır.

Biz şu demokrasiyi öğrenemedik gitti…

TORPİL

Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi İdris Bozkurt, torpille işe alımlar konusunda dedi ki:

“Kişinin hak etmediği işe girmesi tasvip edilecek bir şey değil. Fakat girdikten sonra emek verdi ve onun karşılığında da bir kazanç elde etti. Kazanç tamamen meşrudur.”

Peki hakkı yenenler ne oluyor? Neyin cezasını çekiyorlar?

Bu arada okurumuz diyor ki:

– Futbolda aynen bu kural uygulanıyor. Hakem haksız bir penaltı verdi diyelim… Oyuncu penaltıyı gole çevirince takım galip sayılıyor ve 3 puanı helalinden alıyor!

TİYATRO

Kimi medya organlarında ısrarla Türk Edebiyatı yerine Türkiye edebiyatı, Türk Sineması yerine Türkiye sineması gibi ifadeler kullanılıyor.

Bu arada tiyatro da nasibini almış.

Tiyatro sanatçısı Sevtap Çapan diyor ki:

“Şu anda insanlar Türk Tiyatrosu demeye bile çekiniyor, ‘Türkiye tiyatrosu’ diyor. Hayır, Türk Tiyatrosu!”

İşte gerçek Türk sanatçısı…